24 Temmuz 2010 Cumartesi

Melikem'den haberler



Biliyorum özlediniz. Ben de özledim Melikem'i size anlatmayı.
Melike dizisinin son yazısı olacak bu yazı demiştim ama fırsat buldukça sizlere Melike'mden bahsedeceğim elbette.

Sadece Melike'm artık büyüyor ve nasipse bu seride yazılan öyküleri bir kitap yapmak istiyorduk, son aşamalara geldik.. Gelişmeleri sizlerle yine burada paylaşırız. Bakalım nasıl bir kitap olacak, biz de merak ediyoruz.

Melike'm bugünlerde daha bir olgunlaştı. 5. yaşı ile çocuksu tavırlarının yanında torunum Elif'e ablalık yapıyor.(teyzeliği kabul etmiyor) Renkleri seçebiliyor ama turuncuya sarı demekte ısrarlı halâ... Harfleri rakamları tanımaya başladı. Bazı minik duaları ezberliyor kolayca.

Şimdi birkaç anekdot paylaşarak devam edelim yazımıza:

Geçenlerde bir düğüne katılmak için Ankara'ya gitti Melike'm. Annesi ve Abisi ile. Ankara'dan Çorum'a geçtiler. Geldiklerinde anılarını dinledik. Dinlerken ezan okundu ve Melike'mden ilk inci:

-Baba Allah bizi özlemiş... Her yerde var diyorlar ama Çorum'da yoktu. (ezan sesi duymamış sanırım)

Geçenlerde yine yaz yağmurları ve gök gürültülerinin olduğu bir gün, yıldırım biraz yakına düştü büyük gürültüyle. Sofrada şımarıklık yapan Melike'm birden dua ya başladı. Peş peşe sıralanan birçok iyi dilek ve duanın arasında en ilginci ise şuydu:
-Allah'ım gel diye yemek yapıyoruz. Sofra hazırlıyoruz ama gelmedin ki. (bir imada bulunmadık ama Allah c.c kızdı sanıyor)

Sofra dedim de bu aralar sofra hazırlamaya da merak sardı. Mutlaka çiçek şeklinde hazırlanıyor sofralar. Kimsenin tabağın çanağın şeklini bozmasına izin vermiyor. Ayrıca mutfakta mühendislik harikası çözümler üretiyor. En son çözüm. salıncak ipini tüm sandalyelere ve dolap kapaklarına bağladı. Sonra bir hopladı ipin üzerine birkaç dolap kapağı birden açıldı mutfakta. Annesine diyor ki. -Sen yorulmayacaksın. Otomatik açılacakmış dolap kapakları.

Dün gece bir türkü dinledik çocuk şarkıcılardan. -Hastane önünde incir ağacı... Kızın annesi ağlıyordu TV'de. Biz de duygulandık. Melike çok şaşırmış bir şekilde sordu. -Türkülerde ağlanır mı? Bu güne kadar sadece dans edip oynamıştı babayla. Sonra da uyardı anne babayı:

-Sizin kızınız çıkmadı ki oraya. Ben çıkar türkü söylersem öyle ağlayacaksınız...

Son günlerde dilinin tekerlemesi ise durmaksızın AŞK AŞK AŞK diyerek dolaşmak. Nerde bir çift görse âşık ilan ediyor onları. Anne babaya, enişte ablaya âşık...
Arada babasına dizilerden güzel aktrisiler de öneriyor ama anneden fırçayı yiyince bunun pek iyi bir fikir olmadığını anlıyor. Abisine ise şampuan reklâmından kız beğenmeye devam ediyor... Bu gidişle ahenkle danseden saçları olan bir yengesi olacak.

Akşam yemeğinde bir espri sonrası onu ısıracak oldum. -Yemek ye, beni yeme dedi. Ama sen çok tatlısın dedim. Değilim beni yersen kızım yok diye ağlamayacak mısın? dedi. Yamyam bir babayı istemiyor. Son olarak süte şeker yerine Melike Mine BAL katma isteğimi de -kendimi katarsam sütü içemem ki diyerek reddetmişti.

Bir de kız/kadın kimliği oturmaya başladı. Aynada geçen zamanlar. Saçını arada eliyle düzeltmeler. Elbise beğenmemeler. Bugün (pazar) gezmeye çıkardım onu. Ancak 5. çift ayakkabısını da giyip denedikten sonra çıkabildik dışarı.
Ah! şu kızlar... (2009)

16 Temmuz 2010 Cuma

Bu aralar ne yapıyor?


Melikem
serisinde en azından kitap formatında derleyip toplayana kadar bir şeyler yazmasam da yaşadıklarımızı satır başları halinde paylaşalım istedim. Buyurun Melikem bakalım bu aralar neler yapıyor:

- Artık sandalye kullanabiliyor. İlk büyük icraatı mutfak dolabının tepesine çıkıp un almak, buzdolabının tepesinden de yumurtaları alıp pasta çırpmaya başlamış. Son anda annemizin müdahalesi ile pastayı yedik.

- Bir yandan meyve, sebzeler ve yemeklerdeki vitaminleri merak ediyor. Her kaşık yemek sonrası pazularını şişiriyor ve sandalyede ayağa dikilip büyüdüm mü diye soruyor..

- Öte yandan büyümek istemediğini de öğrendik. Büyümekten korkuyormuş. Bedeninin değişeceğinden korkuyor sanırım. Ya Hulk falan izledi, ya da Shrek

- Bol bol yeni kıyafetler giyiyor, süslenip dansediyor. Saçlarını tarıyor, ayna kullanıyor.

- Bahçede oynamayı ve ağaçlara tırmanmayı seviyor. Bisiklete biniyor.

-Havanın dondurma yiyecek kadar sıcak olup olmadığını henüz babaya sorarak kontrol ediyor. Baba da bu konuda küçük yalanlar söylüyor kızı hasta olmasın diye. ama dilini çıkarıp eliyle kornet işareti yapması çok güzel..

- Son izlenimi ise afedersiniz ineklerin süt işediği kanısında...

Şimdilik haberlerimiz bu kadar efendim.  (*) 2009

4 Temmuz 2010 Pazar

Uyanıp yeniden başlarken hayata



Gecenin iki uykusuzu
: Melike ve baba.
Anne günün yorgunluğuna pes etmiş. Sabah erken kalkacağı için göz kapakları ve Melike ile boğuşmaktadır. Baba ile yeniden canlanan Melike Masal kahramanı olmaya hazırdır…

Baba bu kez şaşırtır ve anneyi masal kahramanı yapar… Anne masala değil ama uykuya kaçmak istemektedir. Oysa Melike'nin hiç uyumaya niyeti yoktur. Gece gece azıcık su içmek istediğini söyler babaya. Ve yataktan kalkılır.

Sonra süt ister canı…
Baba "emin misin?" diye sorar.
Melike emindir…

Annem nesQuick'i şu üst dolaba sakladı diye ekler hemen… Baba üst dolabı karıştırırken çikolata ve cikletler dökülür. Melike keyifle güler. -Baba yine bulduk der… Annenin kayıp hazinesi kısa bir aradan sonra yine bulunmuştur ama nesquik bulunamamıştır.

Neskafe ve krema ile sahte nesquik süte katılır. Tadı fena değildir. Baba kavurma ve kızarmamış ekmekle eşlik eder melikeye. Tanrım kolesterol mü, o da ne?…
Sonra uykuya geçilir… Melike bu kez pembe kaşkollu kızdır… Annesini pazara götürür. Pazardan sepetine bir şeyler alır… Ama annesinin elini hiç bırakmaz. Çünkü annesi pazarda kaybolabilir… Yoldan karşıya geçerken dikkatsiz davranabilir. Melike annenin elini tutarak ona yol gösterir. Melike masal bitmeden uyuya kalır. Hain trafik canavarına karşı bir parça önlem almak adına kırmızı başlıklı kız masalı da kurban edilmiştir bu gece…

Bu gecenin masalı sona ermeden melike uyur. Baba, öyküyü yazar, laptopunu kapatır. Küçük kızını bir kez daha öpüp, yatağına yatarken üniversite yurdundaki oğlunun üşüyüp üşümediğini, kızı, torunu ve damadının iyi olup olmadıklarını düşünür gece yarısı.

Kapıları, pencereleri, kilitleri kontrol eder tekrar kalkıp ve yine yatağa ilişir sessizce... Başını yastığa koyar, bir eliyle kendini pış pışlarken, uyuyan iki güzel kızın yanında düşüncelere dalar...
Yarın yeni bir gündür. Doğan yeni bir günle hayat tüm güçlüğü ve acımasızlığı ile devam edecek de olsa güzellikleri de eskiksiz onlara sunacaktır.

Aslolan günü yaşamak mıdır, yoksa kurtarmak mıdır bilinmez. Ama ömür oldukça yaşanacaktır. Kriz dönemlerinde ve uykusuz gecelerde tüm masallar biraz eksik biraz yarımdır.

Ancak işin esası her doğan yeni güne uyanırken, dün ölüp bugün doğduğunu düşünerek ve bu günün yeni bir başlangıç olduğunun bilincinde olarak güne başlamaktır....

ve yeni gün kar ile başlar...


3 Temmuz 2010 Cumartesi

Katil terziydi /Taslak -6



Saldırganı gördüm…
Türbanlılar giremez diyordu
Saldırganı gördüm
Elinizi kolunuzu bağlayıp aşı yapacağız diyordu
Saldırganı gördüm ya sev ya terk et diyordu
Saldırganı gördüm
Teroristler kardeşim diyordu
Saldırganı gördüm
Yasinler bitmez diyordu
Saldırganı gördüm
Hepimiz ermeniyiz diyordu
Saldırganı gördüm
Kara Fatmalar diyordu
Saldırganı gördüm
Aleviler dinsizdir diyordu
Saldırganı gördüm
Kara cübbeli çarşaflı yobazlar diyordu
Saldırganı gördüm
Komünistler moskovoya diyordu….
Saldırdanı gördüm
Milliyetçiler faşisttir diyordu
Saldırganı gördüm
Alevi, kürt, türk, sünni, dinci, laik diyordu
Gördüm gerçekten binbir kılıkla
Saldırganı gördüm
Hepimize cins cins elbiseler kesip dikiyordu…

1 Temmuz 2010 Perşembe

Melike'nin babası ile Elif'in teyzesi ve Yasemin

MELİKEM

Bu hafta özellikle kadın yazarlarımızın duygu yüklü satırları uzun süredir ezberimde tuttuklarımı yazmama yol açtı... Öncelikle Emel Hanım'ın "Bir anneyim ben" yazısı ve Şebnem hanımın "Neden çocuk sahibi olmayı isteriz?" başlıklı yazıları bana hayata anlam katan en özel şey'i; çocukları hatırlattı...

Usta diyorlar... Mesleğim bilgisayar. Yıllarımı verdiğimden olsa gerek, hürmet görmüyorum desem yalan... Ancak düşündüm. Erkan bey demelerini mi isterdim, Erkan Usta mı, ya da KOÇ gibi adımı marka yapmayı mı.. Neydi benim adım, işim mesleğim... Sonunda Emel hanımın cümlelerinde buldum kendimi...

Ben Melike'nin babasıydım...

Melike'm 3.5 yaşındaki 2. kızım. Teyzelerin en güzeli diye seviyorum onu çünkü 5 aylık da bir torunum var:) İşte ben Melike'nin babası Melike'de Elif'in teyzesi... Maceramız böyle başlıyor...

İşte Melike'den inciler: Tekerleme öğreniyoruz....
Bu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak, sarmısaklamasak da mı saklasak? -IIhhhh.. Buzdolabına koyupta saklasak... Sarmısaklı kokar...

Dükkana gelen müşteri pclerinin kapağını açar açmaz içine oda parfümü sepmeye kalkıyor..
Kötü kokuyormuş... Sigara içen müşterilerimize duyrulur:)

Bugün de gözüme dikiş iğnesi sokmaya kalktı..
-Baba gözüne iğne soksam nolur?
-Kör olurum
-Sonra... ölürüm
-Sonra ... gömerler
-Sonra ... Toprak olur çürürüm..
-İyi ben gelir sana okurum....
Sonunda babadan vazgeçtik Yasemin'e batırdık iğneyi. Zaten kızcağızın çektiği nedir elimizden. İşkenceden şikayetçi olsa hakkıdır. Sahi tanıştırmadım. Yasemin Melike'nin bebeği..

Eti kemiği yok ama boyu melikeden büyüktü alındığında... Bazen banyoya saklar melike içerde bir çocuk yatıyor der korkarız. Bazen koltuğa oturtur ışığı açınca ürkeriz. Boyu boyunca bir bebek. Garibimin ne yolunmadık saçı, ne yazılmadık kolu bacağı ne de ısırılmadık bir yeri var.

Bu akşam poposundan kocaman bir topuzlu iğne çıkardı. Hiç acımamış Yasemin ağlamamış bile. Gülmüş hatta. Ah Yasemin ah.. Ağzı dili olsa da konuşsa....

Melike'nin yemek seansları..
-imdat .. beni yeme ben küçük bir taze fasülyeyim imdatt ısırma...
-uçak piste iniyooooorrrrrrrrrrrrr vınnnnnnnn

Melike sihirli bir cadıdır.. Büyük güçleri vardır
. Bunu sihirli kelimelerle yapar. işte bir örnek: (dikkat bunu sizin evde de bilen biri de olabilir) -koca adamdan at yapma büyüsü--
-Babaaaaa Hadi eşek ol /at ol Lüüüüüftennnnnnn!.... (anında olunur:)

Zaman zaman bu tip özdeyişleri sizlerle paylaşmama umarım sabredebilirsiniz. Tabi bir de elifimiz var. O kim mi Elif Melike'nin yeğeni... Torunum 5 aylık... Ben de artık bir DD yim:)
Hep BB olmak istemiştim kısmette DD olmak varmış. (BB=Brigitte Bardot:) -yaşı yetenler için espridir - gülebilirler:)-

İşte şu an son durum şekil A-şağıdaki gibidir:)
Ben Melike'nin babası, Elifin dedesi, Melike Elifin Teyzesi... Teyze - Yeğen arasına girilmez. Girenin hali de şekildeki gibi oluyor zaten:)


ve Yasemin'in Fırtınadan sonraki hali

14 Haziran 2010 Pazartesi

değişim / değişin...


insanlar birbirilerinin hayatlarına bir değer kattıkları zaman vardırlar. o zaman sevdikleri ve sevildikleri için bir anlam ve değer ifade ederler. eğer birlikte olduğunuz insana dünyayı dar getiriyorsanız, yaşanmaz kılıyorsanız, kıskançlıklarınız ya da kaprisleriniz onun hayatını eskisinden daha kötü hale getirmişse, adına sevgi deyin aşk, deyin, evlilik deyin ne derseniz diyin o ilişki karşı taraf için bir işkenceye dönmüştür. siz artık sadece katlanılan birisinizdir.

kök saldığınız bir yürekte veya paylaştığınız bir yaşamda acı, hüzün ve öfkeden başka duygular uyandıramıyorsanız, karşınızdaki insan her an bir suçluluk ya da acaba ne olacak psikolojisine girmişse veya sizin ona verdiğiniz sıkıntıdan veremediğiniz huzur, güven ve eksik bir mutluluk hissinden dolayı sürekli acı çekiyorsa, bence artık sizin bu ilişkiden çekip gitme vaktiniz gelmiştir.

Böyle bir durumda, ya içinde bulunduğunuz hali değiştirmek için adımlar atarsınız  ki; değişim zor da olsa imkansız değildir. Yeter ki sevgi aslolsun. Ya da gitsin gideceği yere kadar diyen  arkadaşınızın, dostunuzun sabrını zorlayarak bu işkenceyi sürdürürsünüz.

Oysa bir üçüncü yol da, severken sevdiğinizi özgür bırakabilmektir. En zoru; değişim, en kolayı kaçmak, en anlamsızı bu işkenceyi sürdürmektir. Siz doğru olanı yapın...

Değişin!

12 Haziran 2010 Cumartesi

Bebeğimin bebeği ve ikinci dedelik maceram

 












Ne yalan söyliyeyim akşam eve geldiğimde ikinci torunumu bu kadar çabuk kucağıma almayı beklemiyordum...

Kapıyı Melikem açtı. -"Baba gözlerini kapat da gel lütfen" dedi. Gözlerimi açtığımda Melike elinde tarak: yeni saç şeklini beğenip beğenmediğimi sordu. Tabi ki çok güzel olmuştu.


-İyi o zaman sen üşümüşsündür. Sıcak bir çorba vereyim sana diyerek plastik tabakta, plastik kaşıkla hayali işkembe çorbam servis yapıldı. -Sarmısaksız lütfen..

Televizyonda bir türkü öyküsü film yapılmıştı. Anneyle birlikte izlemekteydiler. Türkü alıp başını gittiğinde yeniden saçlarını taramakta olan Melikem, babaya işveli bir göz kırptı.

-Benimle dans edebilirsiniz lütfen.

Anne gülerek izlerken, baba ve Melikem, yörük ezgileri eşliğinde dansettiler bir süre...

Yorgun düşen baba koltuğa ilişirken Melikem bebeğini kucağına aldı. Yine plastik biberon ve mama kaşığı ile onu beslerken birden bebeği babanın kucağına verdi.

-Sen dedesin, bacaklarım ağrıdı şu torununa bak. Mamasını yedir..

Baba gülümseyerek kucağına aldı oyuncak bebeği. Melikem itinayla nasıl mama yedireceğini anlatırken babanın bu durumdan gözleri yaşarmıştı.


-Allah'ım küçük kızım da beni torun sahibi yaptı ya.... Daha ne isterim.

Düşündü. Bir gün önce uyurken aklına takılan duygular geldi yine. Öyle demişti dün gece uyurken kendi kendine. Küçük kızım da sabah uyandığımda büyümüş olsa.

Bu her gün bir savaşı yaşayan dünyada, her gün bir krizi yaşayan ülkede babanın kırılan özgüveninin bir izdüşümüydü gerçi.

Ama şimdi mutluydu. Çocukça bir oyunla da olsa 2nci bir torunu olmuştu işte.

"Adını henüz koymadık" bebeğin ama Melikem babasının ricasını kırmadı. Bebeği ile birlikte babasının bir resmini çekti. Baba çok mutluydu... Anne gülümseyerek "inşallah" diyordu.

Bir müddet sonra uykusu sıkışan Melikem yine Tv'deki müziğin ritmine uyarak doğaçlama bale hareketleri yapmaya başladı.

Baba kızını kucakladı. Kikirdeştiler. Dansederek holü geçtiler yatak odasına yöneldiler.

-Hadi doğru yatağa....

Melikem uyumadan önce hala müzik dinlemek istiyordu.

Baba ise "Rabbiyyesir"e başlamıştı bile. Melikem duanın Türkçe kısmında yine doğaçlama yapıyordu.

-Ya Rabbim sen bana çikolata ver, babam oyuncak alsın... Amiiin...

Baba cep telefonuna o gün attığı bir sure seçti: Yâ Siyn....

Melike mırıldandı:

-Baba ne güzel bir şarkı bu!..

Erkan BAL

Editörün notu: